TARÇIN
Çin Tarçını (Cortex Cinnamomi cassiae) ve Seylan Tarçını (Cortex Cinnamomi zeylanici) olmak üzere başlıca iki cinsi olan tarçının tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanmaktadır. İlk defa M.Ö. 2800’lü yıllara ait Çin yazıtlarında karşımıza çıkan tarçının kökeninin, bugünkü adıyla Sri Lanka olarak bilinen Seylan Adası olduğu düşünülüyor.
M.Ö. 200’lerde ise Mısırlılar tarçını mumyalama işlemleri esnasında koku bastırıcı yani bir nevi parfüm gibi kullanmışlar. Eski Ahit‘te tarçının vaftiz törenlerinde kullanılan kutsal yağın içerisine katıldığından söz edilmiştir.
Orta Çağ Avrupası’nda statü sembolü olarak görülen tarçına halkın erişmesi imkansızmış ve sadece saray erkanı ve zengin sınıf kullanabilirmiş. Bu nedenle Arap tüccarlar; tarçına biçtikleri fahiş fiyatları koruyabilmek ve bu karlı kazancın tekelini ellerinde tutabilmek için, tarçının kaynağını 16. Yüzyıla kadar bir sır gibi saklamışlar. Bu sırrı saklayabilmek için de tarçının kaynağı hakkında türlü türlü hikayeler yaratmışlar.
Hatta; bu efsane, dedikodu ve hikaye kervanına katılan çok ünlü bir isim de Yunan tarihçi Herodot’muş. Herodot, devasa kuşların çok yüksek dağların tepelerindeki yuvalarına tarçın çubukları taşıdığını söylemiş. Bir başka hikâyeye göre tarçın, derin kanyonlarda öldürücü yılanlar tarafından korunuyormuş. Romalı filozof Gaius Plinius Secundus’a göre ise tarçın, Etiyopya’dan yelkensiz ve küreksiz bir sal üzerinde sadece tek bir adam tarafından getirilebilirmiş.
Bu gizemli hikayelerle tarçına olan talep çok artınca da Avrupalı kaşifler tarçının kaynağını bulmaya ant içmişler. Columbus Kraliçe Isabella’ya yazdığı bir mektupta Yeni Dünya’da tarçın ağacını bulduğunu iddia etmiştir. Ayrıca İspanyol kâşif Gonzalo Pizzaro da tarçını Amerika’da bulacağına inanmış ve Amazonu geçip “Pais de la Canela” yani “Tarçın Ülkesi”ne ulaşmak istemiş. Gel gelelim, 1518’de tarçını Seylan Adası’nda keşfeden Portekizli tüccarlar olmuş.
Uzakdoğu’dan dünyaya yayılan tarçına Farsça Çin Ağacı anlamına gelen Dar-ı Çin denmiş ve sonra bu kelime halk arasında yuvarlana yuvarlana ‘tarçın’ a dönüşmüştür.
Hem Seylan tarçınının hem Çin tarçınının bileşiminde tanen ve %1-2 oranında uçucu yağ bulunmaktadır. Koku ve tat verici bir baharat olarak yemeklerde kullanılmasının dışında sağlık sektöründe de tarçının faydalarından yararlanılmaktadır. Tarçın, kabızlığı önleyici, gaz söktürücü ve antiseptik özelliklere sahiptir.
Tarçının diğer faydaları ise; psikolojik sıkıntıları rahatlatmakta, gripte, soğuk algınlığında, nezlede, iştahsızlık ve hazımsızlıkta, mide tembelliğinde, vücut direncinin düşüklüğünde ve bağırsak solucanlarına karşı savaşmakta kullanılmasıdır. İslam’ın en ünlü hekim ve düşünürlerinden İbn-i Sina, yazdığı tıp kitabında tarçının, açıcı, ısıtıcı ve düzeltici etkisinden bahsetmiş ve kötü etkileri çekip iyileştirdiğini söylemiştir.