BAHARAT
Baharatın tarihi, kullanım alanları ve faydaları gibi bilgilere girmeden önce ‘’baharat nedir?’’ sorusunun cevabıyla başlamak daha doğru olacaktır.
Baharat; bitkilerin tohum, çiçek, çekirdek, meyve, kabuk, kök, yaprak gibi kısımlarının bütün halde veya parçalanarak kurutulması, öğütülmesi ile elde edilen şifalı otlardır. Baharatlar tat, koku ve faydalarına göre teker teker kullanılabildiği gibi pek çok farklı baharat karıştırılarak da kullanılabilir.
Bahar kelimesi Arapça ’da koku anlamına gelir. Baharat ise baharın çoğuludur yani kokular demektir. Bugün Türkçe’ de baharatlar dediğimizde aslında iki kere çoğul eki kullanıyoruz ama bu kelime dilimize böyle yerleşmiş ve benimsenmiştir.
Baharatlar; içerdikleri uçucu yağlar ve alkoloidlerden dolayı bakterisit etkiye sahiptirler. Bu nedenle
eski zamanlarda kolay bozulan et ve balık ürünlerinin korunup saklanmasında kullanılmaya başlanmış fakat kısa sürede yemeklerde yarattığı lezzet ve koku farkının anlaşılmasıyla zengin zümrelerin vazgeçilmezlerinden olmuştur.
Hem çok az miktarda kullanımlarının bile çok etkili olması, hem hafif olması hem de taşıma kolaylığı sağlaması nedenleriyle, antik çağlardan beri dünya pazarlarında neredeyse gümüş kadar kıymetli bir yeri olan baharat; sadece besinleri tatlandırmada değil; sağlık, parfüm, dinsel hayat, büyü ve törenlere de damgasını vurmuştur.
Baharatın tarihçesi insanlık tarihiyle iç içedir diyebiliriz. Antik uygarlıklarda çok sayıda baharatın bilindiği, üretildiği ve çeşitli amaçlarla kullanıldığı bilinmektedir. Baharatlar; Eski Yunan, Sümer, Asur, Mısır, Çin, ve Roma’da sağlık alanında anti bakteriyel özelliği sayesinde hazımsızlık, mide bulantısı ve ağrıları, soğuk algınlığı, yorgunluk, yüksek şeker ve çeşitli hastalıkların tedavi yönteminde şifalı ot olarak kullanılmıştır. Galen ve Hipokrat gibi zamanının en ünlü hekimleri, baharatları ilaç yapımında kullanmışlardı. M.Ö. 400’de tıbbın babası olan Hipokrat; baharat ve ot karışımlarıyla 400’den fazla ilaç yaparak, tıp alanında çok önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştı. Mezopotamya’da yapılan arkeolojik çalışmalarda ise; karanfil, safran, hardal, rezene ve kekik gibi baharatlara ait izlere rastlanılmıştır.
Eski zamanlarda altın ve gümüş gibi değerli olan, Baharat Yolu olarak bildiğimiz ticaret yolunun başlıca nedeni olan, hatta baharat ticaretine alternatif yollar bulabilmek için kıtaların ve yeni yolların bile keşfine sebep olan baharatlar bugün de hayatımızda çok önemli bir yer kaplıyor. Osmanlı ve Türk mutfağının da vazgeçilmezlerinden olan çeşniler hayatımızın tadı tuzu olmaya devam ediyor.